aşk vardır! - @beynorg

Bu zamana kadar bir çok yazı okumuştum internette. Ki zaten vakit buldukça bol bol makale, yazı ve döküman okumaya çalışırım. Ara sırada olsa ziyaret ettiğim bloglar arasında beyn.org geliyor. Sevgili Barış ÜNVER kardeşimizin blogu ve bence gayet iyi bir blog yazarı. Geçen gün yine Barış'ın bloguna göz atarken bir yazısına denk geldim ve sizinle paylaşmak istedim.

Son dönemlerde AŞK hakkında atıp tutulan onlarca kelimeye, onlarca cümleye o kadar güzel bir vole vurmuş ki Barış, ne desem anlatamam. Okumanızı şiddetle tavsiye ediyor ve yazıyı paylaşıyorum.


AŞK VARDIR

Son zamanlarda; kadın, erkek, genç, yaşlı, küçük, büyük, ihtiyar, kızlar, delikanlılar ve sevimli çocukların bile "aşk" konusundaki yorumları birbirine benzemeye başladı: Aşk diye bir şey yokmuş, aşka inanmamak gerekiyormuş, aşk bir yanılsamaymış falan... Bu yazıda, yaratılan bu algının bir "koruma kalkanından" ibaret olduğunu anlatacağım.

Bu kalkan, kedinin uzanamadığı ciğere "murdar" derken kullandığı kalkanın aynısıdır. Kadın veya erkek; aşk hayatında başarısız olur, belki birkaç kişi kalbini kırar, terk edilir, aldatılır, sevdiği kız/çocuk ona ilgi göstermez... Buna benzer bir veya birden fazla olayı art arda yaşayan kişi, tam anlamıyla kolaya kaçar ve "Aşka inanmıyorum." demeye başlar.

Arkadaşım, aşk dediğin şey Noel Baba mı? İnanılıp inanılmayacak bir duygu, bir müessese değil ki bu. Varlığı tartışılan bir şey de değilken, senin "Bence aşk diye bir şey yok." demen özgünlük çabası mı, yoksa aramaktan vazgeçtiğinin bir göstergesi mi?

Birçok kişinin alınacağından adım gibi eminim ama açık konuşacağım: "Aşk diye bir şey yoktur." cümlesi, duygusal ilişkiler konusunda başarısız olmuş ancak bu başarısızlığını kabul etmek istemeyen, bununla beraber kolaya kaçıp, başarısız olduğu kavramı tümüyle inkâr eden bireylerin kuracağı bir cümledir.

Tabii bunu söylerken, duygusal ilişkilerdeki kendi başarısızlıklarımı da göz ardı edemem: Ne bir kızla konuşmaya cesaret edebiliyorum, ne de hasbelkader başlatabildiğim bir ilişkiyi yürütebiliyorum. Defalarca reddedildim, arkadaş olarak görüldüm, terk edildim... Hatta aldatıldığım bile oldu.

Ama hiçbir zaman kolaya kaçıp, bu başarısızlıklarımı, aslında var olmayan bir şeyin peşinden koştuğumu düşünerek savunmaya çalışmadım. Hiçbir zaman "Aşka inanmıyorum." demedim çünkü ilköğretim birinci sınıfta Merve'ye karşı hissettiğim çocukça duygunun da, 4 buçuk yıl önce Nermin'e karşı hissettiğim acı veren hissin de adının "aşk" olduğu gerçeğini inkâr edemem. Yalnızca daha iyi yenildiğimisöyleyebilirim ve bu benim utanç değil, gurur kaynağımdır.

Ne yaşamış olursam olayım; saçlarını koklayabileceğim, dudaklarından öpebileceğim, belinden kavrayıp sarılabileceğim, bana o dünyanın en güzel duygusunu hissettirecek kadını bulmak için atacağım adımlardan çekinmem için hiçbir gerekçem yok. Aşk vardır.

- Barış ÜNVER . 15Kasım2012


Tüm duygulara tercüman bir yazı olmuş tek kelimeyle. Kalemine sağlık Barış kardeşim! Ne güzel yazmışsın.. Gerçekten insanların Aşk'ı bu kadar basite alması o kadar garip ki. Şu zamanda herkes Aşk'ı hemen buluyor, hemen kaybediyor sonrasında da "Aşk yok." diyor, "Aşka inanmıyorum." diyor. Eehh canım kardeşim! Madem aşk yok, neye inanmıyosun? Gelin, etmeyin. Şu hayatta yaşadığımızı anlamak, hayattan zevk almak için çok az şey var zaten. Bunlarıda birbirimize zehir etmeyelim. Sevelim, sevilelim...

Sağlıcakla kalın...